1-) KENDİNİ "KOŞULSUZ SEVMEK" NE DEMEK?
Kendini koşulsuz sevmek demek: Kendini olduğu gibi kabul etmek demek.
Daha önceki yaşam koçluğu yazılarımda bunu sık sık dile getirdim; kendimizi artılarımızla,
eksilerimiz le yapabildiklerimiz le, yapamadıklarımız la kabul etmemiz gerekiyor.
Kusursuz değiliz, mükemmeliyetçi hiç değiliz ama şu kendimizi, aynada gördüğümüzü,
olduğu gibi kabul edip, doya doya sevmek demek kendini sevmek demek. Koşulsuz, hiçbir
şart yok, şöyle olursam kendimi galiba sevmeye başlayacağım, böyle olursa sevmeye
başlayacağım diye şartlı değil, bütünüyle her şeyimle, içimle, dışımla.
Dediğim gibi; artılarımla, eksilerimle, hiçbir şarta bağlı kalmaksızın “kendimi koşulsuz
seviyorum” demek.
2-) BAŞKALARINA NASIL "HAYIR" DİYEBİLİRİM?
“Hayır diyerek”. Hayır demenin içindeki “hayrı” artık gördük çünkü.
Bugüne kadar hep başkalarına evet dedik, evetlerle onları besledik, sözde çevremizde
tuttuk, sözde sevildik, sözde çok güzel bir sosyal çevremiz oldu. Koca bir yalan çünkü
kendimize hayır diyerek, başkalarına evet diyerek, böyle güzel bir yaşama ya da
isteklerimize, değişimlerimize, hedeflerimize ulaşmamız mümkün değil.
Kendimizi öteleyip, başkalarının dediklerine boyun eğerek yani onlara evet diyerek ama
bu arada kendimize koskocaman bir hayır diyerek bunları yapamayız. Başkalarına hayır
demeliyiz, başkalarına bizim çizgilerimizi aşamayacaklarını mutlaka ve mutlaka göstermek
durumundayız.
3-) “EGO” İST OLMAK MI?
Tabii ki egoist olmak. “EGO” Yani beni beslemek. Bugüne kadar hep hümanist olduk
değil mi? Kendimizi sevdirmek için, kabul görmek için, dışlanmamak için, o elimizde olan,
sözde o güzel sosyal çevremizi tutabilmek için hep hümanist olduk, verdikçe verdik.
Bundan daha kolayı yok zaten, biz verdikçe insanlar yine sözde bizi seviyor gözüktüler ama
öyle mi? Hayır. Egoistlik demek; aslında sadece ben varım bu hayatta, başka hiç kimse yok
demek değil. Biraz egoyu beslemek, bunun ne zararı olabilir ki?
Lütfen “beni” besle, “bene” değer ver, “bene” değer verdiğin sürece sana değer
verileceğini unutma.
4-) NASIL HAREKETE GEÇECEĞİM?
“Harekete geçerek”
.
Durarak hiçbir şeye erişemeyeceksiniz, hiç bir hedefinizi, küçük ya da büyük
amaçlarınızı gerçekleştiremeyeceğiniz aşikar, harekete geçmek zorundayız.
Yani biz önce plan yapıyoruz, düşünüyoruz, bunu yapacağım, bunu edeceğim, rotam bu,
sonra iş harekete geçme anına geldiğinde, bir sürü bahaneler uyduruyoruz.
Belki sonra, gelecek hafta, bu yıl, yeni yıl da başlayacağım.
Hayır bunları ertelemek yok artık, karar verdik, plan yaptık ve artık yerimizden kalkıp
harekete geçme zamanı. Hem de tam şu anda…
5-) KONFOR ALANIM DAN NASIL ÇIKARIM?
Biraz rahatını artık bozacaksın demeyeyim ama birazcık o seni sınırlayan alanların
dışında hareket etme gerekliliğini de hesaba katacaksın. Yani değişimlere, gelişimlere, yeni
insanlara açık olacaksın. Çünkü bulunduğumuz yerde takılı kalarak, o isteklerimize ya da
gitmek istediğimiz o hedefe ulaşmamızın mümkün olmadığını sen de biliyorsun.
Buna rahatını bozmak deme, buna artık kıpırda de, buna harekete geç de, artık birazcık
belirlediğimiz şeyler için bulunduğumuz yerden kalkma vakti de kendine. Ancak bu şekilde
konfor alanından çıkabileceğini de sakın unutma.
6-) "OLUMSUZLUK DİYETİ" LİSTESİNDE NELER VAR?
Neler var? Olumsuz duygu, olumsuz düşünce, olumsuz insanlar. “O.D.D.İ” bunu
aklından hiç çıkarma. Şimdi olumsuz duygu ve düşüncelerin bizi yaşam yolculuğumuzda
nasıl olumsuz etkilediğini, geri bıraktığını, hedeflerimize ulaşmak istediğimiz zaman
önümüze duvar gibi çıktığını; birçok yaşam koçluğu yazılarımda defalarca tekrar ettim,
lütfen onları tekrar oku.
Olumsuz duygu ve düşüncelere, “Hayır” diyoruz, onların yerine olumlularını koyuyoruz.
Yani aklımıza olumsuz bir düşünce geldiği zaman; mutlaka ya mekanı terk ediyoruz ya da
o düşünceden uzak kalmak için frekansı değiştiriyoruz. Duygular içinde aynı şey geçerli.
Hele kişiler için; yani o, enerji vampiri dediğimiz insanlar için tek çözüm: Eğer çok
mecbur değilsen hayatından çıkarmak ama mecburiyetlerin varsa mümkün olduğu kadar
arana mesafe koymak olur mu?
7-) "YALNIZLIK" KORKUMU NASIL YENERİM?
Yalnız değilsin ki. Sen aslında koskoca bir “SEN”le berabersin.
Lütfen “SEN”e sahip çık.
Yani kalabalık ortamlara katılmak ya da sosyal olmaktan daha kolay bir şey yok.
Sen kendinden ver, fedakarlık da bulun, uyum kar ol, yani hümanist ol, bak nasıl sosyal
kalabalıklar seni kucaklıyor. Ama istediğin bu mu? Seni mutlu edecek olan bu mu?
İşte bu sorunun cevabını kendimize dürüstçe vermeliyiz.
Olmadığını biliyorum. Sen tek başına kendinle de aslında dev bir kalabalıksın.
Kendinle yapabileceğin sınırsız şeyler var; eğlencesinden tut, üzüntünü paylaşmaya kadar.
Çözümde sen de, bunu hiçbir zaman aklından çıkarma. Kendinle beraber olmanın ve
kendinle dik durmanın tadına lütfen var.
O zaman işte gerçekten seni o halinle kabul eden kalabalıklara kucak açmış olacaksın.
İnsanlar sana gelecek, seni olduğun gibi kabul edecek. Kısacası okeyde 4.olma, olur mu?
8-) BİRAZCIK "YALAN" IN NE ZARARI VAR?
Çok zararı var, her şeyden önce sana.
Çünkü yalanın temelinde korku olduğunu daha önce söylemiştim, yaşam koçluğu
yazılarımda. Korkmak için hiçbir neden yok. Bırak seni olduğun gibi kabul etsinler.
Niye yalan söyleyerek, her şeyden önce kendine, bambaşka bir dünya içerisinde
mutluluk oyunu oynamaya gerek duyuyorsun ki?
Hayır ben buyum, beni kabul edeceksen böyle et, seni memnun etmek için yalan
söylemeyeceğim, kendimi farklı göstermeyeceğim, kısacası mutluluk oyunu
oynamayacağım. Ben kendime dürüst olacağım ve yaşamdan korkmadığım için, yaşamın
da cesurları sevdiğini bildiğim için yalan yok.
9-) ÇOK MU “İYİ NİYET” Lİ YİM?
Bilmem öyle misin? Bu soruyu sorduğuna göre muhtemelen iyi niyetlisin.
Her duyguyu tasarruflu kullanmamız gerekiyor, iyi niyet de bunlardan biri, kime ne
ölçüde verdiğinizi lütfen bir daha düşünün. Hak edenle, hak etmeyen arasındaki dengeyi
kurun. Biz hak etmeyenlere o kadar çok bu iyi niyetimizi gösterdik ki, kendimizi unuttuk.
Kendimize çok kötü niyetli olduk.
Bu saatten sonra yapman gereken iyi niyetini önce kendine çok müsrifçe kullanman.
Çoğu zaman yaptığın hatalarını da bir daha yapabilirsin de kendine, kendi kendini bağışla.
Bütün toleransın kendine olsun, bütün iyi niyetin kendine olsun.
Peki diğerlerine? Elbette ki iyi niyetli olabilirsin ama lütfen şunu düşün: Bu kişi hak ediyor
mu? Bu kişi benim yaşam yolculuğumda bana destek veren mi? Eğer bu sorulara evet
diyebiliyorsan karşındaki senin iyi niyetini hak etmiş demektir, ona gösterebilirsin.
10- İSTEKLERİME NASIL ULAŞIRIM?
Harekete geçerek, yani hiçbir şeyi oturduğumuz yerden yapamayacağımızı
artık öğrenmiş olmamız lazım bunca yaşam koçluğu yazılarından sonra. İsteklerimiz var,
küçük ya da büyük hedeflerimiz var, ulaşmak istediğimiz tünelin sonundaki o ışık var. Ama
bunun için tek şart harekete geçmek. Aynı denemeleri yaparak aynı sonuçları alırız, lütfen
bunu unutma.
Artık yolunu, metotlarını değiştirmek zorundasın, harekete geçmek zorundasın,
isteklerin için çabalamak zorundasın. En kötüsü ne olabilir?
Çabaladın olmadı, strateji değiştirdin, denedin yanıldın. Denemelerin aslında sana bütün
öğretileri ile beraber kar bırakmış olacak ve yeni metotların için de farklı bir bakış açısı
kazandıracak, ne olur bunları unutma olur mu?
Randevu İçin