Bir iletişimci ve sosyolog olarak, toplum içerisinde yaşayan bir bireyin yaşama dair çabasını, gerçek anlamda bir koçun çok iyi anlayabileceğini unutmayın lütfen. Yaşam koçu, bir dış ses ve objektif bir dinleyicidir. Bizler Profesyonel koçluk alarak “hayatı planlama”, “değişim”, “gelişim”, “hedefler belirleme ve rota oluşturma” gibi birçok süreci kontrol etme ve yönetme becerisi kazanmış oluyoruz. Ayrıca, eğitim koçluğu ile bir anne – baba olarak çocuğumuza belki de en değerli dokunuşu yapıyoruz. Bir öğrenci olarak ona, akademik hayatını yönetme ve uygun hedefler oluşturarak ilerleme disiplinini kazandırmış oluyoruz
Ne istiyorsan… Buradaki anahtar kelime “İSTEMEK” ama gerçekten istemek! Değişmeyi, gelişmeyi, hedeflerine ulaşmayı… Vazgeçmek istediğin, tutum ve davranışlarını hayatından çıkarmayı… Kısacası, istediğin “SEN” olmayı!
Her çocuğun farklı öğrenme stili vardır. Her hasta için aynı reçete nasıl anlamsızsa, her çocuk için aynı programla başarı yakalamak da o denli anlamsızdır. Bireysel koçluk alan öğrenci, tamamen ona, onun yapısına Uygun bir planlamayla ilerleyerek akademik hayatından hem keyif alıyor hem de başarılı oluyor. Kendini disipline etmeyi kısacası eğitim sürecini yönetmeyi öğreniyor.
Elbette, tamamen iki ayrı meslektir. Şöyle düşünün; Basketbolda antrenör, aynı zamanda koçtur. Sporcuların potansiyelini en doğru ve maksimum düzeyde kullanması, için her zaman oyuncusunun yanındadır. Ancak, oyuncu sakatlandığında artık bir hekim veya sağlık görevlisi devreye girer. Yani bir basketbol koçu ile bir sağlık görevlisi arasındaki fark gibi düşünülebilir…
Koç ile danışanı arasındaki ilişki bu süre ile sınırlı olamaz zaten. Sürekli iletişim halinde; işbirliği ve istişare ederek devam eden bir süreç yaşayacağız.
Randevu İçin