Sevgili ebeveynler, biz çocuklarımızdan önce küçük yaşlarında saygılı olmalarını bekliyoruz ve büyüdüklerinde de saygı gören bireyler olmalarını arzuluyoruz bunda hiçbir sakınca yok. Ama bu arada atladığımız bir kavram var, çocuklarımızın özsaygısı ne durumda? Ve biz anne baba olarak bunu beslenmek için neler yapıyoruz?
İşte bu eğitim koçluğu yazımızda bunun üzerine bir sohbet gerçekleştirmek istiyorum.
Biz anne-baba olarak elbette ki çocuklarımızın önce sağlıklı, sonra mutlu bireyler olmalarını,
saygılı çocuklar olmalarını ve o, ileriki hayat evrelerinde de herkesten saygı gören bireyler
olarak yaşamlarına devam etmelerini istiyoruz. Bu bizi gururlandırıyor ve onurlandırıyor
değil mi?
Tamam hiçbir sakınca yok ama benim eğitim koçluğu yaparken karşıma çıkan
problemlerden biri de; çocuklarımızı böyle yetiştirmeyi başarsak dahi, eğer öz saygılarını
beslemiyor isek, ciddi anlamda bu onların hayatın her evresinde karşılarına çıkacak bir
tutum oluyor. Özsaygı ne demek? Özsaygı onun kendisine duyduğu saygı değil mi?
Aslında hepimiz de olması gereken bir şey. Hepimiz özsaygımıza yönelik çalışmalar
yapmamız gerekiyor, özsaygımızı güçlendirmemiz gerekiyor ama çocuklar için galiba bunun
ilk temelleri ailede atılıyor yani küçük yaşlarından itibaren biz anne baba olarak onlara ne
kadar saygı gösteriyorsak, öz saygılarını geliştirmelerine de o derece destek oluyoruz.
Örneğin odasına girerken yaşı kaç olursa olsun kapısını çalmak gibi bir tutum gösteriyor
isek, ya da bir plan yaparken sen de gel beraber karar verelim diye biliyor isek ya da onun
duygu düşünce ve tercihleri veya korkuları üzerinde konuşabiliriz diye çözüm odaklı
yaklaşabiliyorsak harika. Biz ona saygı duyuyoruz demektir ve onun öz saygısını besliyoruz
demektir. İnanın doğru olan bu.
Ancak şu tutum yanlış, eğer yapıyor istek bunun farkındalığını bu yazımızda yaşayalım
ve yapmayalım sevgili anne babalar.
Biz, yazının başında belirttiğim gibi, çocuğumuzun saygılı ve sonra da saygı gören biri
olmasını isterken bunu koşullandırıyorsak, başarılı olursan saygı görürsün, uslu olursan
saygı görürsün, işte uyum kâr olursan saygı görürsün, üslubuna dikkat edersen saygı
görürsün, diyorsak, peki o zaman özsaygı nerede?
Bunları yapan bir çocuğun özsaygısının ona paralel yükseleceği diye bir şey söz konusu
değil. Özsaygı ve saygı birbirini destekler nitelikte olabilir ama biz saygı görmesi için
onu koşullara bağlarken, o arada da öz saygısını geliştirmesine falan hizmet etmiyoruz.
O çok ayrı bir kavram, üstelik koşullu da değil. Bakın, özsaygıyı desteklemek için bir sürü
madde sayabilirim, o kapı çalma örneği, çok küçük bir örnek. En başta koşulsuz sevgi,
hiçbir şarta bağlı olmadan.
Bir gün, bir öğrenci danışanımın söylediği; annemin içimi acıtan bir cümlesi var demişti: Seni doğuracağıma… diye başlıyor. Şimdi bu aslında işin psikologları ilgilendiren bölümü belki de. O, çocuklarda nasıl bir travma oluşturduğu. İnanın eğitim hayatını ciddi anlamda etkilediğini bizzat yaşadım. Elbette ki anne, o anda, o cümleyi ederek çocuğunun canını acıtmayı hedeflemiyor. Ama biz artık eğitim koçluğu yazılarımızda lütfen şunu keşfetmiş olalım: Sözcüklerimiz cümlelerimiz çok önemli, üslubumuz çok önemli, hayatta ciddi anlamda çocuğumuza engel teşkil edebiliyor.
Şu üslup değişikliğini yaparsak, onun gerek sosyal hayatında, gerek aile hayatında ve gerek se okul hayatındaki grafiğinin nasıl olumlu anlamda yükseldiğini göreceğiz. İşte öz saygısını besleyerek de bu basamaklardan birini çıkmış oluyoruz.O kapıyı çalma örneğini daha da ilerletebiliriz.
Korkuyorum diyen bir çocuğa, korkusu ile dalga geçmek yerine, ne var korkacak
bak burada bir şey yok. Karanlıktan korkuyorum; ne var karanlıktan korkacak deyip,
küçümsemek yerine korkusuna saygı duymak. Işığı yakalım bakalım, korkularınla
yüzleşelim, neler seni korkutuyor. Ya, benimde böyle korkularım vardı küçükken.
Ama şöyle söyle kendime yöntemler geliştirdim gibi bir yaklaşım mesela.
Ama öncesinde yine söylüyorum: Koşulsuz sevmek, hiçbir şarta bağlı olmadan ve
sevgisizlik le onu imtihan etmeden.
Sevgisizliği bir ceza aracı gibi kullanmamak; böyle yaparsan seni sevmeyeceğim artık
demek. İşte alın size özsaygıya vurulan büyük bir darbe. Ya da şöyle yaparsan sana
saygım artacak, sana sevgim artacak. Hayır sevgili ebeveynler: Biz çocuklarımıza karşı
üslubumuzda hiçbir şeyi koşulla yapmamalıyız. Şunu yaparsan, bunu getirirsen, bunu
başarabilirsen şeklinde bir yaklaşım, çocuğun hem özgüvenini, hem de özsaygısını
derinden yaralayacaktır.
İstiyorum ki bu yazımızın farkındalığı şu olsun:
Evet çocuklarımız ileride saygı duyulan bireyler olurlar umarım. Ama bunun için önce
bizim çocuklarımıza saygı duyarak öz saygılarını beslememiz gerekiyor.
İnanın özsaygısı beslenen, özsaygısını geliştirdiğimiz çocuğumuz hem akademik
hayatlarına hem de sonraki yaşamlarına çok daha özgüvenli ve başarılı bireyler olarak
devam ediyorlar.
Randevu İçin