BENİM ÇOCUĞUM MÜKEMMEL OLMALI !

Benim çocuğum mükemmel mi? Mükemmel çocuk ne? Mükemmel insan olmak nasıl bir şey? Bugünkü sohbetimizi, yazımızı şu mükemmeliyetçilik kavramı üzerine gerçekleştirmek istiyorum.

Biz anne baba olarak eğer çocuğumuzun hangi alanda olursa olsun en başarılı olmasını, en iyisini yapmasını, bir numara olmasını istiyorsak, mükemmeliyetçi aile profiline uyuyoruz demektir. Peki mükemmeliyetçi olmak doğru bir tutum mu? Elbette ki değil. Aslında mükemmel olma çabası içinde olmak doğru dürüst hiçbir şeyi başaramamak anlamına geliyor bir anlamda. Öyle ya, yani sürekli zirveyi hedefliyoruz ya da çocuğumuzun akademik hayatında, okul hayatında, onu hep zirveye yöneltiyoruz ama o zirve bizim hiçbir zaman tatmin olduğumuz bir zirve değil çünkü onun ötesinde yeni bir zirve daha koyabiliyoruz, başka zirveler oluşturuyoruz kendimize. Tatminsizlik duygusunu da beraberinde getiriyor, inanın sevgili ebeveynler. Çocukların, öğrencilerin, akademik yolculuğunda şu mükemmeliyetçi aile profili ciddi bir engel, önce böyle olup olmadığımızı kendimize bir itiraf edelim.

Hiç çocuğumuzun başarılı olmasını, her şeyi elinden geldiğince doğru yapmasını, iyi yaşamasını istiyoruz aileler olarak, bunda bir sakınca yok. Ama şu “en” kavramı girdiği zaman işte orada bu çark ciddi anlamda bir sekteye uğruyor, çocuğun okul hayatında çok ciddi bir engel teşkil ediyor ve biz aile olarak bunun sebebi oluyoruz. Farkında değilsek, işte bu yazıda istiyorum ki bunun farkındalığını yaşayalım şu mükemmeliyetçilik yönümüzü törpüleyip, aslında bir anlamda da başarabiliyorsak ortadan kaldıralım.

Daha önceki eğitim koçluğu yazılarında sık sık tekrar ettiğimiz şeydi: Bir mükemmel çocuk kavramımız vardı bizim, genelde de o, falancanın çocuğu oluyordu. Biz sanki onun yolculuğunu ve hikayesini biliyormuş gibi, aldığı notlar, ya da işte yüzde birlik dilimde olması, okuldaki başarısını göz önüne alarak ölçümüzü o kabul ediyor, onu mükemmel çocuk olarak aile içerisinde barındırıyor ve çocuğumuzun başarılarını da ona göre kıyaslıyorduk. İşte bizim mükemmeliyetçilik anlayışımız; aslında hedef olarak gösterdiğimiz bir çocuğa, çocuğumuzu ulaştırma çabası.
Şimdi bu tutumun daha önceki eğitim koçluğu yazılarımızı okuyan anne babalar olarak yanlış olduğunu kabul ettik ve bıraktık, ben öyle umut ediyorum. Ama şu zihnimizden de mükemmel olmasını isteme arzumuzu çıkarmamız gerekiyor. Başarının tarifini yaptık, başarı: Bizim çocuğumuzun her küçük adımı, hedeflerine doğru her küçük ilerlemesiydi ve biz anne baba olarak hep destekleyici, bazen o adımları koşmaya çevirdiğinde alkışlayan ama yere takılıp düştüğünde de kalkmasına izin veren, müsaade eden, onu hırpalamayan, okul sürecinde akademik hayatında böyle şeyler olabilir deyip, onu motive eden anne babalarız.
Bunu net bir şekilde çocuğumuzun eğitim hayatı boyunca uygulamamız gerekiyor. Ama şu mükemmeliyetçilik arzumuz var ya bizim, hep daha iyisini, hatta en iyisini istemek bu hayatımızda olduğu sürece çocuğumuz sadece düşmeler yaşayacaktır ve öyle oluyor benim tanık olduğum olaylarda inanın buna.
Çünkü çocuğumuzun haritasını akademik anlamda biz belirliyoruz, hedefini de biz belirliyoruz, onun ulaşması gereken noktayı da biz istiyoruz. Sen yapabilirsin, yürü aslanım, yürü koçum diyoruz ona, biz onun potansiyelini unutuyoruz, falancanın çocuğunu hedefe oturttuk ki, o mükemmel çocuğumuz bizim, biz onun rotası doğrultusunda çocuğumuzu bir yarış atı misali koşturuyoruz. Ama o arada ne yapıyoruz? İkaz lambaları koyuyoruz, o yolculuğunda sağa sola. Durmadan sık sık durduruyoruz, hayır yanlış yoldasın bu taraftan gideceksin, böyle gitmelisin. Bu aracı böyle sürmelisin diyoruz ve muhtemelen zaten hedefi çok uzak gelen çocuğumuza o yolculuk da çok yorucu gelmeye başlıyor ve potansiyelini artık kullanamıyor ve yarıda bırakıyor, yarışı ya da o yolculuğu tamamlayamıyor ve istemeyerek de olsa buna biz sebep oluyoruz. Bizim mükemmeliyetçilik arzumuz sebep oluyor.

Şu mükemmeliyetçilik kavramını sadece çocuğumuzla iletişimimizden değil, yaşamımızdan çıkarmamız lazım. Çünkü yaşam yolculuğunda bunu samimiyetle söylüyorum gerek yetişkin bireylerde gerekse öğrencilerde ki, ergen safhasında, orta ve ileri ergenlikte kendini çok gösteriyor. Mükemmeli beklemek, insanlardan, çocuğumuzdan ya da kendimizden ciddi bir engel. Bu kavram artık hayatımızda olmasın, beklentilerimiz gerçekçi olsun, çocuğumuza yönelik beklentilerimiz sadece onun potansiyeline uygun olsun. Biz artık, çocuğumuzu tanıyan anne babalarız, onun yeteneklerini biliyoruz, yapabileceklerini, yapamayacaklarını, neyi daha az yapabilip, ne de daha fazla kendini ortaya koyabileceklerini, o kurduğumuz sağlıklı iletişimden daha iyi biliyoruz değil mi? O zaman mükemmeliyetçi olmanın hiçbir anlamı yok.
Çünkü bizim; o mükemmel çocuk diye nitelendirdiğimiz çocuğun, daha önce de belirttim hikayesini bilmiyoruz yani onun derslerinde başarılı olması, tüm hikayesinin çok doğru, çok düzgün olduğu anlamına gelmiyor, ayrıca olmamalı da zaten. Mükemmeliyetçilik demek kusursuz olmak için çabalarken aslında sürekli hata yapmak demek. Mükemmeliyetçilik demek hedeflerin küçük ya da büyük olması fark etmez ulaşmakta zorluk çekmek ya da ulaşamamak demek.
Ama hedefleri olmalı, potansiyele göre destek verilmeli ve bu yönde küçük adımlarla bile olsa ki, o zamanla bu destekle koşmaya dönüşecektir, ilerlemek ve gerçek başarı aslında böyle geliyor sevgili ebeveynler.
Unutmayın her çocuğun hikayesi ayrı, her çocuk farklı özelliklere sahip ve hiçbiri mükemmel değil. Sizin çocuğunuzun daha iyi olduğu bir alanda bir başka çocuk o kadar iyi olmayabilir. Ya da sizin gözünüzde, o çok iyi dediğiniz çocuğun başarısı başka alanlarda sizin çocuğunuz kadar iyi olmayabilir. Her çocuk kendi hikayesini kendi yazar, önemli olan çocuğumuzdan mükemmel olmasını beklemek değil, onun yeteneklerine, özelliklerine yani potansiyeline göre anne baba olarak ondan mükemmel olmasını beklemeden, motive edip yanında olmak.

Bu yazımızın farkındalığı bu olsun olur mu?

Evet çocuklarımızla iletişimimiz için bu sohbeti gerçekleştirdim, mükemmeliyetçi anne baba olmayalım diye ama bitirirken şunu da söylemek istiyorum; kendimizde mükemmeliyetçi olmayalım, hayatı, hedeflerimize göre yaşayalım ama hata yapabileceğimizi ve kendimizi hatalarımızla kabul edebileceğimiz gerçeğinin farkındalığıyla yaşayalım olur mu?

Randevu İçin