Hem lise hem de üniversite giriş sınavına az bir süre kaldı değil mi? Artık son düzlükteyiz ve çocuklarımız da kaygı durumu sanıyorum biraz arttı. Peki biz bu kalan süreçte ebeveyn olarak çocuklarımıza nasıl yaklaşmalı ve bu kaygı durumunu minimuma indirmek için ya da dengelemek için nasıl tutumlar takınmalıyız? onun üzerine bir sohbet gerçekleştirmek istiyorum.
Aslında kaygı, elbette ki olacak, dozunda kullanıldığında da başarıyı destekleyen olumlu bir duygu. İşte o dozu aştığımız zaman diğer tüm duygular gibi olumsuz duygu statüsüne giriyor bu kaygı. Bu dönemde kaygılarının, eminim çocuklarımızda bir artış gösterdiği bir gerçek. Peki biz, anne baba olarak bunu arttırıcı mı yoksa dengeleyici bir tavır mı sergiliyoruz bunu biraz irdeleyelim.
Bir kere korana süreci ile evde bulunan çocuğu muzun kafasında belki çok soru işareti oluştu. Çünkü aslında farklı bir sistemde sınava giriyor, ilk dönemin konularına tabii olacak, daha mı kolay olacak? Daha mı zor olacak? Benim için daha mı iyi olacak daha mı kötü olacak? Diye, bir sürü belki de varsayımlarda bulunuyor çocuğumuz. Çıkardığı varsayımlar çoğu zaman da olumsuz oluyor ve bu onun kaygı düzeyini artırıyor ister istemez. İşte bu noktada anne baba olarak sohbet ortamı oluşturmalıyız çocuğumuzla, bunun için zorlayıcı değil ama sonuca odaklı olmayan, sürece yönelik sohbetler gerçekleştirmeliyiz. Onun kaygı düzeyini arttırmadan hatta mümkün olduğu kadar stabil hale getirmek için daha içini rahatlatacak konuşmalara odaklanmalıyız.
Dediğim gibi; sonuca değil, sürece odaklı konuşmalar olmalı bunlar.
Zaten kafasında onlarca soru işareti olan çocuğumuza bir de konuşmalarımızla
yeni soru işaretleri eklemek kaygı durumunu daha da yükseltecektir.
Siz, artık eğitim koçluğu yazılarımı takip ederek eminim kıdemli anne- babalar oldunuz,
çocuğunuzla doğru iletişim kurma, sağlıklı iletişim kurma adına.
İşte bunlara bir yenisini de lütfen bu süreçte ekleyelim çünkü bu süreç onlar için niçin çok
önemli? Hem bu pandemi süreci boyunca çocuklarımızın kaygı durumları belki de
maksimum düzeye çıktı, birde on iki yıllık veya sekiz yıllık eğitimlerinin bir anlamda
sonucunu alabilecekleri birkaç saate endeksli bir sınava giriyorlar, orada tüm birikimlerini
ortaya koyacaklar.
Şimdi bu süre zarfında, yani kalan süre zarfında, bizim artık radikal değişiklikler yapmamız
değil, mevcut durumu daha iyileştirme adına gerek ev içinde düzenlemeler yaparak
gerekse sohbetlerimizle onu rahatlatarak, bu süreci böyle tamamlama gibi bir misyonumuz
olmalı.
Radikal değişiklikler yapmamalıyız çünkü aslında bunlar tanık olduğum en büyük
hatalar. Çok az bir zaman kaldıysa Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok.
Örneğin geç yatmaya alışkın olan bir çocuğunuz varsa ve bu kalan sürede işte
şu saatte yatacaksın diye zorla yatağa götürmek ya da teknolojik alet kullanımının bu
saatten sonra bitti demek, onun kendine ayırdığı vakti tamamen ortadan kaldırmak gibi,
onu de moral edecek değişiklikler yerine biraz daha yumuşak geçişler yapabiliriz.
Biraz önce söylediğim gibi sonuç üzerine olumsuz konuşmalar yapmamalıyız, süreç üzerine
daha yapıcı, daha moral verici, onun kaygı düzeyini daha da düşürücü sohbetler içinde
olmalıyız. Onu var olan alışkanlıklardan uzak tutmak yerine, kalan süreyi nasıl
değerlendirebileceği yönünde yeni stratejiler belki geliştirebiliriz.
Ben bu dönemde öğrenci için yapılması gereken en önemli şeyin; konu tekrarı ve
bol soru çözme yönünde olduğunu düşünüyorum. Demin söylediğim “kalan süre” bunun
altını çiziyorum, zamanın az kaldı yerine, kalan zamanını değerlendirme şeklinde bir cümle
kurmak, o bizim gene sihirli değneklerimiz var ya; kelimeler, cümleler, sözcükler, hitaplar
karşımızda kine kendini daha iyi hissettirebilir.
Çocuğumuzla konuşurken; kalan süreni nasıl daha sağlıklı değerlendirebiliriz, geçirebiliriz
üzerine olan sohbetlerimiz den, onun konularını tekrar etmesi, eksiklerini görüp, o yönde
daha çok soru çözme adedini arttırması gibi bir tutum, geliştirmesinde belki yardımcı
olabiliriz. Dediğim gibi burada yapacağımız şey artık daha bilinçli olduğunuzu biliyorum
anne-baba olarak, sağlıklı iletişimi, sabırlı, korkutmadan en önemlisi kaygı düzeyini
artırmadan onunla beraber paylaşmak, bu süreçte çok işe yarayacaktır.
Son 100 metreye girdiğimizi düşünelim: İşte bu 100 metrede yaklaşımlarımız, tutumlarımız, koskoca emekleri heba edebileceği gibi, belki de o virajı çok sağlıklı dönmemize ve çok da olumlu sonuçlar almamıza sebep olabilir. Lütfen bu dönemin, kaygının maksimum hale geldiği, çocuklarımız için bir süreç olduğunu, anne baba olarak aklımızdan hiç çıkarmayalım ve onların emeklerinin heba olmaması için, onların kendilerini daha rahat sınav psikolojisine hazırlamaları için, sohbetlerimizi hep süreç üzerine, sonuç değil, süreç üzerine kurulu gerçekleştirelim olur mu?
Bütün sınava girecek olan genç arkadaşlarıma: Öncelikle sağlıklı, sonra zihin açıklığının
bol olduğu ve şanslı bir sınav süreci diliyorum.
Siz anne babalara da önce kendiniz için kaygıdan uzak, bu süreci çocuğunuzla beraber
sağlıklı sohbetlerle tamamlamanızı yürekten diliyorum.
Randevu İçin