SÖZCÜKLERİNE DİKKAT ET KADERİN OLABİLİR!

Anne - baba olarak sizler birer kahin misiniz? Ya da şöyle söyleyeyim; çocuğunuzla iletişiminizde kullandığınız sıfatlar birer kehanet niteliği taşıyor olabilir mi?

Şimdi bu konuyu biraz daha açalım. Kaliforniya üniversitesi profesörlerinden Robert Rosenthal’ın “kendini doğrulayan kehanet” isimli bir çalışması var. Bu çalışmanın özü şunu ifade ediyor: Biz çocuğumuza ne kadar aynı şeyleri, aynı sözcükleri tekrar edersek, yani aynı sıfatlarla çocuğumuzu sürekli nitelendirirsek bir süre sonra bunların gerçekliğe ulaşmasını, yaşanır olma ihtimalini güçlendirmiş oluyoruz diyor Rosenthal. Aslında bir düşünsek, çok büyük bir doğruluk payı yok mu? Bizim insan ilişkilerimizde bile bir şeyi ne kadar çok tekrar edersek, bir süre sonra onu gerçekmiş gibi algılayıp, o şekilde yaşamımıza devam ediyoruz. Hele ki çocuklarla iletişimimizde bu ne kadar yaşanası bir durum olabilir? Bizim çocuğumuza karşı kullandığımız sıfatları şöyle bir gözümüzün önüne getirip, bir süzgeçten geçirelim istiyorum. Ebeveynler olarak çocuklarımıza hitap ederken neler kullanıyoruz mesela: Çok güzelsin, çok akıllısın, çok tatlısın, ne kadar esprilisin, zekisin, düzenli ya da savruksun, çirkinsin, çok yalancısın, dedikoducusun, vb. Şimdi şöyle bir düşündüğümüz zaman ki, umarım bu ikinci kısımdaki olumsuz hitapları çocuklarımıza karşı kullanmıyoruzdur anne - baba olarak. Çünkü biz eğitim koçluğu çalışmalarında her zaman ebeveynlere önemle vurguladığımız bir kural olarak; Çocuğunuzla iletişiminizde böyle olumsuz sözcüklere ve bunların içerisinde bulunduğu cümlelere asla yer vermemeniz gerektiğini sık sık hatırlatıyoruz.

Şimdi bunu bir kenara ayırarak, yine “kendini doğrulayan kehanete” geri dönelim. Eğer bu olumsuz sıfatları çocuğumuza karşı kullanan anne – babalar isek; Çocuklarımızda bu sıfatların yaşanmışlığını göreceksiniz diyor bu çalışma. Bizde de şöyle bir atasözü var değil mi? “Bir şeyi 40 kere tekrar edersen gerçek olur.” Doğrudur çünkü bir süre sonra biz onun doğruluğuna inanıyor ve bütün gayretimizi o yönde gösteriyoruz, hatta hayatımızı o şekilde yaşıyoruz. İşte çocuğumuz da ebeveynlerinden sürekli duyduğu bu olumsuz sıfatlara göre şekillendiriyor yaşamını. Çocuğumuzun eğitim hayatı ile ilgili seçtiğimiz ve kullandığımız şu sıfatları bir düşünelim: Çok tembelsin, çok düzensizsin, çok programsızsın, senden hiçbir şey olmaz gibi daha bir sürü olumsuz sözcükler. Bir süre sonra sizin kullandığınız bu olumsuz sözcüklere çocuğunuz da inanıyor ve; en yakınlarım dahi bana bunları söylüyorsa, demek ki ben böyleyim ve o zaman böyle devam edeyim diyor kendisine. Ebeveynler olarak bir süre sonra görüyoruz ki; çocuğumuz eğitim hayatı boyunca aslında bir anlamda bizlerin kehanetini yaşıyor olabilir. Ve biz “kendini doğrulayan kehanetin” sonuçlarını görüyoruz çocuklarımızda. O zaman Ebeveynler olarak farkındalığımızı şöyle oluşturuyoruz; madem çocuklarımıza karşı kullandığımız sözcükler ve sıfatlar bu kadar önemli ise olumsuz sıfatlardan vazgeçip, olumlu sıfatlara geri dönüyoruz. Çocuğumuza güç veren, motive eden, onu destekleyen, kamçılayan, itici güç olabilecek sıfatları kullanıyoruz onlara karşı. Bunlar, hayali sıfatlar olmamalı, hani sürekli sırtını sıvazlayıp, yaparsın aslanım, yürü be koçum türünde olmamalı. Sadece onu motive eden, onu yapabileceğine inandırıcı, onu kendine güvenmesini sağlayıcı bir iletişimden bahsediyorum. O zaman ne oluyor? Nasıl ki kullandığımız olumsuz sıfatlar yaşana bilirliğini arttırıyor ve çocuğumuzun üstüne yapışıyorsa, olumlu sıfatlar da; bir anlamda “kendini doğrulayan kehanetlere” dönüşerek onun üzerine yapışacak ve o sıfatlara yönelik bir rota oluşturacak kendisine ve eğitim hayatında bu sıfatlara uygun bir yol takip edecek.

Şöyle örnekleyelim: Daha başarılı olduğu dersler için ona aferin diyor, sende sayısal kafası var, veya sözelci benim çocuğum diyebiliyoruz. Bunu yaparken bir anlamda sayısal veya sözelde yetersizsin, iyi olduğun alana ağırlık ver, diğerinde yetersizsin o yüzden onu önemseme demiş oluyoruz çocuğumuza bir bakıma. Zamanla bizim bu söylemimize inanıyor ve o yönde kendini kısıtlıyor çocuğumuz. Halbuki ebeveynler olarak; sen akıllı bir çocuksun, bence bütün derslerinde başarılı olabilirsin ben buna inanıyorum diyerek, kısıtlamadan geniş bir perspektif sunabilirsek çocuğumuza, inanın o da, bakış açısını bizim bu sunduğumuz genişlikte oluşturacaktır. Çünkü bizim, onun hakkındaki kehanetlerimiz bir süre sonra yaşanırlılığını gösterecek ve çocuğumuz bunları uygulamaya geçecektir. Ben bunu yapabiliyorsam, onu da yapabilirim çünkü en yakınlarım bana uygun gördüğü destekleyici sıfatlar bunlar, demek ki ben bunları yapabilirim diye düşünecektir.

Sevgili ebeveynler; hepimiz çocuklarımızın hayatlarının her alanında olduğu gibi okul yaşamlarında da başarılarını arttırma gayretindeyiz. Bunun yolu ise, her zaman söylediğim gibi çocuklarımızla sağlıklı iletişimden geçiyor. “Kendini doğrulayan kehanetlerle” neyi farkına vardık? Çocuklarımıza karşı kullandığımız sıfatlara dikkat edeceğiz zira bunlar çocuklarımızın üzerine yapışıyor ve yaşana bilir olma ihtimalini arttırıyor ve bir anlamda onun kaderini tayin edebiliyor.

Randevu İçin