BIRAK YALAN SÖYLEMEYİ !

“Yalan” kandırmacadır değil mi? Neyi, kimi kandırmaktır peki? Niye söylenir? Söylendiğinde ne hissettirir, ya sonrasında?

Yalan söylemenin, ahlaki boyutuna değinmeyeceğim elbette; yaşam yolculuğumuzdaki engellerden birini daha ortadan kaldırmak için “yalan duvarı” ’nı neden yıkmalıyız, ona değineceğim.

İnsanların istedikleri şeyleri söylemek, onları mutlu ediyor ve beni daha çok sevdiklerini hissediyorum. Ancak bir süre sonra görüyorum ki gerçekler ortaya çıkıyor ve ben yeni yalanlarla onları tekrar kazanmak istiyorum. Bir süre sonra onlarda yetmiyor ve yenileri… Ancak bu şekilde mutlu edebiliyor ve olabiliyorum. Fakat sonunda yine aynı hayal kırıklıkları…. Ne yapmalıyım? Demiş bir okurum gönderdiği e-mailinde.

Sosyal ilişkilerimizi “Yalan” söyleyerek oluşturamayız ve geliştiremeyiz. Çevremizi kaybetmeme adına “yalan” söylemek aslında bir anlamda kendimizi kandırmak değil mi?

Bizi olduğumuz kişi olarak sevmeyeceklerine inandığımız için onların istediği gibi görünmek, konuşmak ve davranmak eğilimindeyiz değil mi? Niçin? Kaybetmemek için. Kimi? Sözde var olan arkadaş ve dostları. Onlarla oluşturduğumuz bu sosyal çevre, yaşamımızda bize olumlu ne katabilir ki? Biz, hedeflerimize ulaşmak; yaşam yolculuğumuzda yapmak istediğimiz her şeyi gerçekleştirmek için başlangıç noktamızın, “kendimizi koşulsuz sevmek” olduğu parolasıyla yola çıktık, değil mi?

Her sabah ve akşam aynadakinin gözlerinin içine bakarak bunu söyledik. Bırakın başkalarına, kendimize yalan söyleyerek bunu nasıl yapabiliriz? Yalan söylemek, bizi kendimize yabancılaştıran, uzaklaştıran yorucu ve yıkıcı bir tutumdur. Oysa ki gerçekler, her ne olursa olsun gerçekler, bizi özgür kılar ve kendimize olan öz saygımızı besler. Aynadakine hayranlıkla bakmamızı sağlar.
Başkalarının hoşuna gitsin, gitmesin “Doğru”, “Dürüst” ve “Özgür” yaşamamızı sağlar.

Bir önceki yazımda “Hayır” diyebilmenin gücünü keşfetmiştik ve o duvarı yıkmak için neler yapabileceklerimizi… Şimdi de “Yalan duvarını” yıkmak için elimize “doğruluk” baltasını alıyoruz. Tamam mı? Gerçekleri söyleme ve gerçeklerle yaşama zevkine vardığımızda kendinizi nasıl hissedeceğinizi unutmamanızı istiyorum. Özgür, öz saygısı yüksek ve güven dolu.

Çocukluğumuzdan beri, alışkanlık haline getirdiğimiz bir tutumdur: Yalan, söyleyerek başkalarını ve sözde kendimizi mutlu etmek. Eşimizi, dostumuzu, arkadaşlarımızı kaybetmemek için başvurduğumuz bir çeşit oyun. Sonra bu oyun, alışkanlık ve zaman içerisinde de kalıcı bir davranış şekli haline gelir. İşte bu davranış şeklini terk etme zamanı şimdi. “Yalan duvarını” hemen yıkıyoruz.

Önce kendimize, daha sonra çevremizde ki herkese sadece gerçekleri söylüyoruz. Bizi, gerçek biz olarak görmelerini sağlamış oluyoruz. “Ben buyum! : Sevdiklerim, nefret ettiklerim, yapabildiklerim, yapamadıklarım, yapmak istemediklerim, kırmızı çizgilerim….” Kısacası benim GERÇEKLERİM, DOĞRULARIM, BENİM!

21 Gün boyunca; “Bundan sonra önce kendime, sonra çevremdeki herkese doğru olacağım, dürüst olacağım, yaşamımı gerçeklerle yaşayacağım” motivasyonu ile uygulamaya başlıyoruz. Hiç fire vermeden, kendi seçtiğimiz motivasyon cümlesi ile 21 gün boyunca. Artık takvimi nasıl kullanacağımızı biliyoruz. Bilmeyenlerin ilk yazımı okumalarını hatırlatırım.

Sende; e-mail, instagram ya da web sitemin altındaki iletişim bölümüne not bırakarak karşılaştığın yaşam engellerinden bahset lütfen. Bir sonraki yazım belki senin tıkanmışlıkların üzerine olur.

Gerçekler seni özgür kılacak, kendine olan güvenini, öz saygını ve sevgini besleyecek. Hedeflerini gerçekleştirme yolunda yolunu aydınlatacak.

Unutma!

YAŞAM SENSİN VE KOŞULSUZ KENDİNİ SEVMELİSİN! 

Randevu İçin