Cümle sizi korkutmasın lütfen sevgili ebeveynler. Tam tersi biz bunu, çocuklarımızla iletişimde “empatik” bir silah olarak kullanacağız.
Bir eğitim koçu olarak; çocukların akademik başarılarını engelleyen unsurları ortadan kaldırmayı hedefleyen sohbetler yapıyor, yazılar yazıyorum. Kimlerle? Siz ebeveynlerle. Eğitim koçu; çalışmalarını elbette öğrenci ile yürütür ve aileyi bilgilendirir. Ancak gerek yayınladığım videolarda gerekse yazdığım yazılarda böyle, bire bir çalışma şansım olmadığı için, başından beri amacım “çocuğun akademik başarısının artmasında ebeveynler olarak ne yapılabilir, neyi daha doğru yapabiliriz veya yanlışlarımızı nasıl düzeltebiliriz” üzerine sohbetler gerçekleştirip, yazılar yazıyorum. Sizlerden gelen e-mail ler; bakış açımı değiştirmeme yardımcı oldu yönünde, bunun için sizlere ayrıca teşekkür ederim.
Konumuza geri dönersek: “Doğru iletişim” in önemini, çocuğun akademik başarısını nasıl destekleyen bir yaklaşım olduğunu, örneklendirerek her yazımda ifade etmeye çalışıyorum. Şimdi de “şiddetsiz iletişim” in önemine değineceğim. “Bak bir tokat at, bir daha yapıyor mu?” mantığını eminim insan olan hiç kimse anlayamaz. Ben bir din adamı ya da psikolog değilim; bu anlayışın ahlaki ya da hastalık boyutuna hiç değinmeyeceğim. Eğitim koçu olarak; şiddetin ki, bu fiziksel ya da sözlü olabilir, öğrencinin akademik başarısında ciddi kayıplara yol açıyor, lütfen unutmayın. Ne tür olursa olsun, şiddetin olmadığı iletişim sağlıklı bir ilişki doğurur. Çünkü içinde “EMPATİK” yaklaşım vardır. Anlayış, hoşgörü ve sevecen bir tutum; beraberinde çocuğumuzda bize karşı güven duygusunu arttırır ve paylaşımını çoğaltır. Paylaşan çocuk anlatır ve yeri geldiğinde yardım talep eder. Çözüm odaklı olur. Sorumluluklarının bilincine varır ve siz ebeveynlere karşı tutumunu ılımanlaştırarak arttırır.
“Ben ve babası çok anlayışlı davranıyoruz. Ama çileden çıkarıyor verdiği cevaplar. Sanki evin büyüğü o, sesini yükseltiyor, el kol hareketleri adeta canavarlaşıyor” diyor bir e-mail’ inde bir anne. İmgelemeye dikkat edelim: “Canavarlaşıyor”! Tamam o zaman, biz de ona: “Çıkar şu içindeki canavarı” diyelim. Çünkü, inanın çocuğumuz tepkilerinin farkında değil o anlarda. Söz konusu dersler olduğunda; çatışmalara ve şiddet eğilimlerine daha çok rastlıyoruz. Ancak bu tutumun hiçbir fayda getirmediğini; çocuğumuzu agresif ya da pasifize edici bir yola soktuğunu ve bu her iki durumun da akademik başarı anlamında bir başarıyı yakalayamadığımızı ifade ediyorum.
Ebeveyn olarak çocuğumuza karşı kullandığımız sözcüklerin, kurduğumuz cümlelerin onunla iletişimimizde ne denli önemli olduğunu ve bunun nasıl derslerine yansıdığını daha önceki yazımda anlatmıştım. Şimdi bu “doğru iletişim” de empatikliğin, şiddetsiz bir yaklaşımın nasıl güzellikler getireceğini söylüyorum.
İstediğiniz cevapları vermiyor, ses tonu yüksek, hareketleri hoşunuza gitmiyor ve siz çileden mi çıkıyorsunuz? Ne faydasını görüyorsunuz? Hiç! Şiddetli iletişim büyüyor, büyüyor ve başarısızlık.
“Çıkar şu içindeki canavarı!” Aslında işe yaradığını gördüğüm bir motivasyon cümlesi ebeveynler için. Biz bu cümleyle, çocuğumuza şunu demiş oluyoruz: Sen bu değilsin; isteyerek sesini yükseltmez ve kırıcı davranmazsın, yorgunluğunun, ya da gün için de yaşadıklarının bir yansıması bu. O, yüzden üzülmüyorum ve kırılmıyorum. Çünkü ben “sen” i biliyorum. Ne denli sevgi ve anlayış dolu olduğunu. O yüzden: “Çıkar şu içindeki canavarı” diyerek, yüzlerde gülümseme bırakacak bir yöntemle şiddetsiz iletişimi başlatacağız. Zamanla, alışkanlık haline getirdiğimiz bir yaklaşım olduğunda göreceğiz ki, çocuğumuz daha sakin ve kendini kontrol edebilme yetisi yüksek biri haline gelmiş. Her alanda olduğu gibi akademik sürecini de çatışma olmadan sizinle paylaşıyor.
UNUTMAYIN!
BAŞARISIZ ÇOCUK YOKTUR, POTANSİYELİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMEMİŞ ÇOCUK VARDIR!
Randevu İçin