“Ben senin yaşındayken…..” ile başlayan tüm cümleleri ebeveynler olarak iletişimimizden çıkarıyoruz. Biz doğru iletişimde kıyaslama yok demiştik, hatırladık mı? “Kıyaslama” sadece arkadaşlarıyla yaptığımız kötü bir yaklaşım değil, bizim kendi geçmişimizle de çoğu zaman yaptığımız yanlış bir tutum.
Ben senin yaşındayken, daha çok çalışırdım, ben senin yaşındayken daha düzenliydim, daha idealisttim, cebimde bu kadar para yoktu, şunu – bunu alamıyordum….. gibi, bitmek - tükenmek bilmeyen ders verme amacı taşıdığını düşündüğümüz, aslında bariz kıyaslama içeren can acıtıcı bir üslup!
Çoğu zaman, bu ve benzeri diyalogları çocuğumuzla yaşıyoruz değil mi? Onlara kendi yaşanmışlıklarımızı örnekleyerek ders çıkarabileceklerini, takdir edilebileceğimizi ya da “Tamam, artık değişiyorum” demelerini umut ediyoruz. Aslında bunun boş ve yanlış bir tutum olduğunu fark etmiyoruz. Niçin mi? Biz onlardan “Empatik” olmalarını bekliyoruz da ondan. Ama, olamazlar ki… Çünkü empati kurmaları için yaşları ve yaşanmışlıkları müsait değil.
“Empati” kurması gereken biz ebeveynleriz, çok net! Biz o çağları yaşadık, evet belki aynı çocukluk, gençlik, ya da öğrencilik gibi değildi ama biz, o dönemleri, o duyguları, o düşünceleri biliyoruz. Koşullar, çevre, ortam değişti belki ama değişmeyen tek şey: Bizde öğrenci olduk! O zaman, unutmak istesek de, hatırlamakta zorlansak da o yıllara biz geri döneceğiz ve “Empatik” olacağız.
Empatik olmayı; sempatik ya da antipatik olmaktan da uzak tutacağız. Onu dinlerken, anlamaya çalışırken, yargılamadan, kıyaslamadan uzak, bir dinleyici çabası içerisinde olacağız. Hataları sempatik bir tavırla kucaklamak ya da agrasif bir tutumla antipatik olmaktan uzak duracağız. Daha önceki yazımda da değindiğim: “Anlatmak istersen buradayım, ben de görüşlerimi seninle paylaşmak isterim istersen” şeklinde empatiye dayalı bir iletişimimiz olacak
Çocukların akademik başarılarının arttırılmasında engel olabilecek ebeveyn tutumları birer birer ortadan kaldırmayı amaçladığımız bu yazımızda, şimdi de “Empatik” olmazsak, yaşanabilecek olumsuzlukların onu nasıl etkilediğini ve akademik başarısını nasıl düşürebileceğini görüp, ortadan kaldırma yollarını inceleyeceğiz.
“Ben” ile başlayan cümleleri iletişimimizden çıkarmamız gerektiği hareket noktamız olsun lütfen. “Danışılmadan, sorulmadan paylaşılan her bilgi zorbalıktır.” İşte biz, bu alanda bu zorbalığı, çocuklarımıza yapmayacağız.
Sevgili ebeveynler; çocuklarınızdan sizi anlamalarını beklemek, henüz yaşamadığı yaşların ve deneyimlerin yerine kendisini koymasını beklemek değil mi? O, bunu yapamaz, ancak biz anne- baba olarak elbette ki yapabiliriz. Onun duygu ve düşüncelerini, empati kurarak, objektif bir bakış açısıyla anlayabiliriz. “Bu yaşadığın çok doğal, seni anlıyorum” ile başlayan empatik bir yaklaşım, onun sizle iletişimini çok sağlıklı hale getirecek inanın. Çünkü siz, onun düşünce, duygu ve davranışlarını küçümsememiş, kıyaslamamış ve yok saymamış olacaksınız. Size güveni artacak ve yaşadıklarını size anlatmaya devam edecektir.
Akademik süreçte yaşadığı zorlukları aşmasında siz ebeveyn desteğinin onun için yaptığınız birçok girişimden daha yararlı olacağını hemen hemen her yazımda yineliyorum. Anlatan çocuk rahatlar, dinlenen çocuk olaylara çözüm odaklı bakar unutmayın. İletişim engellerini aranızdan birer birer kaldırarak onun akademik sürecinde büyük bir rahatlama sağlayabileceksiniz inanın.
“Seni anlıyorum, bu çok normal, biliyor musun bende zaman zaman böyle hissetmiştim, eğer istersen sana fikir verebilirim, ne zaman istersen konuşabiliriz, istediğin zaman ben buradayım…” gibi, empatik yaklaşımlar onun kendine olan güvenini arttıracak ve hedeflerine ilerleme yolunda, başarma arzusunu daha da arttıracaktır.
UNUTMAYIN!
BAŞARISIZ ÇOCUK YOKTUR, POTANSİYELİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMEMİŞ ÇOCUK VARDIR!
Randevu İçin