( Dr. Maria Montessori ) !
“Tek başıma yapabilmem için bana yardım et.
Ve, nasıl yapıldığını bana göster.
Bunu, benim için yapma
Kendim yapabilirim ve yapmak isterim.
Bunu nasıl yapacağımı öğretirken sabret.
Bu belki uzun sürebilir.
Ve belki daha uzun bir zamana ihtiyacım var.
Fakat, bilmelisin ki birkaç deneme ile yapacağım şeyi başarmak isterim.
Hata yapabilme ihtimalim olduğunu da düşünmelisin.
Ama unutma ki ben sadece bu hatalarla gerçek manada bir şeyler öğrenebilirim!”
Akademik süreçte, çocuğunuzun başarılı olmasını engelleyen tutumlardan biri de onu sürekli kontrol edip, yönlendirme eğilimimizdir. Özgürlüğü elinden alınmış bir çocuk ne kadar başarılı olabilir, peki? Burada, kastettiğim özgürlük ona dilediği anda dilediği her şeyi kafasına göre yapma serbestliği değil elbette. Hareket alanını ve yapabileceklerini, isteklerini ve hedeflerini gerçekleştirme adına çabasına imkan yaratmaktan bahsediyorum.
İnsanoğlu kontrol etmeyi çok sever. Her şey bizim kontrolümüz altında olursa huzur buluruz. Bu çok yorucu ve yıpratıcı olmasına rağmen vazgeçmeyiz. Çoğu zaman da işler pek de umduğumuz gibi gitmez ama biz kontrol etmeye devam ederiz. Zannederiz ki kontrolü elimizden bırakırsak her şey ama her şey sarpa saracak; işler kötüye gidecek. Kendi hayatımızın kontrolünü bırakıp ki sadece ve aslında tek hakim olabildiğimiz budur; eşimizin, çocuklarımızın, aile bireylerimizin ve arkadaşlarımızın hayatını kontrol ederiz. Bu bize kendimizi sözde daha güçlü ve olabilecek aksaklıklara karşı hazırlıklı hissettirir. Sürekli tetikte yaşarız.
Çocuklarımızın akademik sürecinde de böyle yapmıyor muyuz? Adeta onu programlarcasına bir tutumla yaklaşmıyor muyuz? Bir anlamda onun iplerini elimizde tutarak; başarısını arttıracağımıza inanmıyor muyuz? Onun değil, bizim çizdiğimiz hedeflere istisnasız gitmesini istemiyor muyuz?
Bir gün, bir tanıdığımın evinde yaşadığım olayı paylaşmak isterim. Buzdolabının üzerinde bir çizelge vardı. Kızının günlük yapması gerekenleri saati saatine maddelemişti. Tuvalet ve yemeğe ayıracağı zaman aralığı bile belliydi. Molaları ise ancak ödül olarak veriyordu ve bunları bana öğünerek anlattığında ciddi dehşete kapılmıştım. O program insani hiçbir olabilirlik taşımadığı gibi robot olsa aksamlarından birini bozabilirdi.
Elbette doğru yapmış mıyım? Diye fikrimi sorduğunda tecrübelerimi ve görüşlerimi paylaştım. İyi bir şey söylemeyi elbette çok isterdim. Ama sizce bu mümkün mü? O, bir anne olarak çocuğu için en iyi ve doğru olanı yaptığını; çocuğunun istikbalini düşündüğünü söylüyordu. Yani DOĞRU olanın bu tutum olduğuna inanmıştı. Bu tutuma rağmen notlar yüksek değildi ve çocukta sınav kaygısı, süreyi kullanma sorunu gibi, onun başarısını ciddi sekteye uğratan problemler oluşmuştu. Ama anne inatla ipleri elinde tutmaya devam ediyordu. Özel dersler, dershane, nefes almadan çalışmak ya da çalıştırmak gibi yoğun bir programı hiç aralıksız uyguluyordu. Peki, buna rağmen niçin istenilen akademik başarı istenilen düzeyde değildi?
Daima en çok üzerinde durduğum şeyi, bir kez daha tekrar etmek istiyorum: Doğru iletişimle çocuğunuzun potansiyelini keşfetmesine ve onu doğru kullanmasına destek olmak birincil ebeveyn görevimizdi değil mi? Anlattığım olayda; bu çocuğun kendi potansiyelinin farkına varması ve bunu doğru kullanabilmesi mümkün mü? Siz de biliyorsunuz ki, kimi çocuk bu tür yaklaşımları ya reddediyor ve anti bir tutumla yoluna devam ediyor, bir kısmı da ailesi ile çatışmaya girmemek adına uyguluyor ya da uyguluyor gözüküyor. Her iki tutum da başarıyı getirmiyor.
Elbette, çocuğumuza destek olacağız. Bununla ilgili paylaşımlarımı lütfen tekrar izleyin. Çocuğunuzu dinleyin, anlayın, yapabileceklerini ve zorlandıklarını öğrenin, programını oluşturmasında ona destek verin, sorumluluk verin, sorgulamadan, sıkmadan takibini yapın… Ama asla onu sürekli kontrol etmeyin. Boğazında ipler varmış gibi hissettirmeyin. Yapabileceklerini göstermesi için ona fırsat tanıyın. Hatalarında sorgulamadan, çözüm odaklı konuşun. Akademik başarısı için, onun yapabileceklerine fırsat tanıdığınız bir özgürlük alanı oluşturun, nefes alsın. Hedefine ya da hedeflerine yönelik attığı her küçük adımın bir başarı olduğunu unutmayın ve onu destekleyin. Ona güvendiğinizi hissettirdiğiniz sürece yapabileceklerini görün!
Kimse sürekli kontrol edilmekten hoşlanmaz. Çocuğunuz da hoşlanmıyor bunu unutmayın. Ders çalışma programını günlük uygulayan, hedeflerini 21 Günlük Başarı Takvimine işaretleyen çocuğunuza bu konuda destek olun. Unuttuğunu, eksik bıraktığını hissettiğinizde hatırlatıcı olun ama asla kontrol edici, hesap sorucu olmayın.
“Derslerinle ilgili kontrolü sana bırakıyorum, sana güveniyorum. Programına ve takvimine sadık kalacağına inanıyorum. İhtiyacın olduğunda buradayım!” Bu güzel cümlelerin ona rahat bir nefes aldıracağından ve başarısını arttırma yönünde çabalayacağından hiç şüpheniz olmasın.
Bu arada, lütfen e-mail yoluyla sizde akademik süreçte yaşadığınız sıkıntıları, tıkanmışlıklarınızı yazın. Sonraki videolarımda ya da yazılarımda yazdığınız konularla ilgili neler yapılabilir, bunun üzerinde fikir paylaşabileyim.
UNUTMAYIN!
BAŞARISIZ ÇOCUK YOKTUR, POTANSİYELİ DOĞRU YÖNLENDİRİLMEMİŞ ÇOCUK VARDIR!
Randevu İçin