“Başarısız çocuk yoktur.” cümlesinin gerçekliğine inanın lütfen. “Hayır, benim oğlum, kızım başarısız.” dediğinizi duyar gibiyim. Şu an aldığı notlar, ders çalışma şekli, süresi size yetersiz geliyor ve onun akademik yaşamı için kaygılanıyor olabilirsiniz. Lütfen önce kaygılarımızı bir kenara bırakıp çözüm odaklı neler yapabileceğimize bir bakalım.
Başarı kavramına, lütfen çok ağır sıfatlar yüklemeyelim öncelikle. 100 almak, % 1’lik dilimde olmak, falanca arkadaşından daha iyi bir sıralamada olmak ki bu kıyaslamadır, “Kıyaslama” da direkt başarısızlık odaklı bir yaklaşımdır.
Başarı, öğrencinin şu an bulunduğu noktadan hedefe doğru attığı her küçük adım, çabalamadır. Başarı odaklı bir yaklaşımın ne öğrenciye ne de ebeveynlere bir yararı olmaz. Çünkü ortasında ya da sonunda hep hüsran vardır. Başarı odaklı değil, hedef odaklı bir sistem oturtmak gerekir.
Nedir hedef? Elbette, öğrenciye özgü bir motivasyon ile planlanan ona özel bir program oluşturmaktır. Bir eğitim koçu öncelikle öğrencinin öğrenme şekli ve potansiyelini belirleyerek bu doğrultuda bir çalışma planı hazırlar. Bu hazırlanan plan doğrultusunda öğrenciyle akademik bir çalışma yürütülür.
Peki ebeveynler olarak ne yapabiliriz? Öncelikle, her zaman yinelediğim ve sık sık dile getireceğim şey, çocuklarımızla çatışmaya girmeden “doğru iletişimi” kurmak. Biliyorum, çoğu zaman hele ki gelişim süreci evrelerinde çocuklarınızı çok zorluyorsunuz ama unutmayın, karşımızda ki çocuğumuz ve yaşı kaç olursa olsun bir büyük olarak daha sağ duyulu davranması gereken taraf biziz.
İletişimde, daha çok dinlemeye yönelik, anlamak ve eleştiriden uzak fikir beyan etmek üzerine kurulu bir diyalog yaşamalıyız çocuklarımızla. Ha oldu ki konuşma gerginlik sürecine doğru gidiyor, işte o anda can simidimiz: “ara vermek”. Bir süre sonra konuşmaya yine “dinlemek, anlamak” temelli devam edebiliriz. Konuşma sırasında onun yakın ve uzak hedeflerini öğrenirken onda var olan potansiyeli doğru yönlendirmeliyiz. Örneğin; her öğrenci aynı süre masa başında ders çalışamaz, aynı sayfa sayısında kitap okuyamaz, bazısı müzik dinleyerek ders çalışırken bazısı sessizlikte ders çalışır. Bazı çocuklar dinleyerek, bazısı çizerek dersi kavrar.
Peki, biz çocuğumuzun bu özelliklerin hangilerini taşıdığını biliyor muyuz? Yoksa başarılı arkadaşlarını ölçü kabul edip, kıyaslayarak mı değerlendiriyorsunuz. İşte tam da bu nokta da“öğrencinin potansiyelini doğru yönlendirmek” devreye giriyor.
Her öğrencinin, her insanın da olduğu gibi, kişilik rengi ve öğrenme şekli farklıdır. Bununla ilgili bilgilendirmeyi daha sonraki yazılarımda yapacağım. Çocuğunuzla konuşarak, onun için doğru ders çalışma planını birlikte hazırlayabiliriz. Günlük ders çalışma süresini, ödev yapma süresini, kitap okuma süresini belirleyerek çocuğunuza özel bir akademik takvim oluşturabiliriz. Bu takvimden hiç taviz vermeden karşılıklı rıza ile uygulanmasına destek olabiliriz. Zorlamadan, eleştirmeden, hatırlatarak, teşvik ederek ve cesaretlendirerek… Örneğin kendi oluşturacağınız günlük akademik çalışma programını PDF olarak web sayfamdan indirmenizi istediğim “21 Günlük Öğrenci Başarı Takvimi” ne işleyerek süreci takip edip alışkanlığa dönüşmesini sağlayabilirsiniz.
Unutmayın!
Başarısız çocuk yoktur, potansiyeli doğru yönlendirilmemiş çocuk vardır!
Randevu İçin